DARÜLEYTAMDAN DARÜŞŞAFAKAYA
Darüleytam, 1914'te yetim ve öksüz kalan çocukları korumak amacıyla açılan yurtlara deniliyordu. I. Dünya Savaşı sırasında yetim kalan binlerce çocuk, İstanbul'a ve işgale uğramayan diğer vilayetlerimize getirildi. Bu çocuklar, mevcut okullara, yurtlara yerleştirildiler. Bu okullara, "yetimler yurdu" manasına gelen "darüleytam" denildi.
Esasen Tanzimat öncesi dönemde yetimler tamamen toplumun, camilerin, vakıf ve tarikatların himayesinde idi. Yetim sicilleri tutuluyor, bunlara vasi tayin ediliyor ve nafakaları temin ediliyor, yetim mallarının nemalandırılması sağlanıyordu. Tanzimat sonrası uygulamalar ise daha resmi bir hal aldı. Emvali Eytam Nezareti ve Emvali Eytam Müdüriyeti kuruldu ve Emvali Eytam Sandığı çalışma şekilleri ve usulleri tespit edildi.
Tanzimat döneminde ise, darüleytamlara menşe olabilecek bir kurum olarak, önce Rumeli'de olmak üzere, öksüz, yetim kız ve erkek çocukların korunup eğitilmesi ve topluma kazandırılması düşüncesi ile ıslahhane adıyla okullar açılmıştır.Balkan Savaşları sırasında Balkanlar'daki Türk nüfusun önemli bir kısmının Anadolu'ya göçtüğü bilinmektedir. Yine bu savaşta yetim sayısında önemli bir artış olmuştur. Bu savaşlar sonrasında göç eden Türkler, Anadolu'nun tenha bölgelerinden araziler verilmek suretiyle yerleştirilirken sakat, muhtaç ve yetimler ise darülacezeye yerleştirilmişlerdir. Ancak devletin iradesi dışında gerçekleşen göçler ve şehit yetimlerinin artması, bunların barındırılması konusunda ortaya çıkan ihtiyaç, devleti yeni arayışlara sevk etmiştir. Bu müessesenin işleyişi hakkında, Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi dergisinde Doç. Dr. Salih Özkan şu bilgileri veriyor:
"Darüleytamlar tasarlandığı ve kurulduğu sıralarda bir hükümetin ya da Maarif Nezareti'nin işi olarak görülmediğinden, kurumun idaresi, ittihat ve Terakki Fırkası'na bağlı olarak oluşturulan Darüleytamlar Genel Müdürlüğü'ne verilmiştir. (...) Savaşın uzaması, mali sıkıntı, yiyecek ve eşya temini zorluğu yanında, kötü idare sebebiyle bu kurumlar 2 Nisan 1917 tarihli bir kararla devletin himayesine alınmıştır. Kurum, aynı zamanda eğitim veriyor olması sebebiyle, Darüleytam Genel Müdürlüğü Maarif Nezareti'ne bağlı hale getirilmiştir." Darüleytamlara kimlerin alınacağı konusunda da birtakım kurallar getirilmiştir: "Bu kurumun birinci derecede şehit çocuklarına, sonra da kimsesiz müslim ve gayrimüslim çocuklara yönelik hizmet verdiğini biliyoruz. (...) Ancak giderek hazinenin para sıkıntısı çekmesi, darüleytamların giderlerinin azaltılmasını zorunlu kılmıştır. Bu yüzden savaş yıllarında yakın ya da uzak akrabası olan yetimler, akrabalarının yanlarına yerleştirilirken, kuruma başvuran namuslu ailelere evlatlık verilmeleri suretiyle de darüleytamların ihtiyaçlarının hazineye yüklediği yük azaltılmak istenmiştir." 1916'da kabul edilen kanunlarla darüleytamlara gelir kaynağı bulunmak istendi ise de, elde edilen gelirler sadra şifa olmadı. İttihat ve Terakki Partisi'nin kötü idaresi sebebi ile sahipsiz kalan çocukların çoğu, açlık ve sefaletten hayatını kaybetti. 1918'de savaşın bitmesi ve mütarekenin imza edilmesinden sonra İstanbul'a gelen İtilaf devletlerinin okul binalarına yerleşmesi sonucu, binlerce çocuk tekrar sokağa atıldı. Bunlardan bir kısmı boş saraylara yerleştirilirken bir kısmı da İstanbul dışındaki vilayetlerde kapatılan okullara aktarıldı-lar. Kalan öğrenciler, İstanbul'da toplanıp Şehir Yatılı Mektebi adıyla Özel İdare'ye devredildiler. Bu öğrencilerden yetenekli olanlar, 1927'de "darüşşafaka"ya (şefkat yurdu) alındılar. Kısa bir süre sonra da, darüleytam tamamen kaldırıldı.
Darüleytam ve darüşşafaka dışında, mesela darülaceze de yetimlerle ilgili bir başka Osmanlı kurumudur. Bunlar arasında Topkapı Fukara Perver Cemiyeti ile Darül-Hayri Aliye'yi de zikretmek mümkün. I. Dünya Savaşı ve Mütareke yıllarında Anadolu'nun çeşitli yerlerinde gayrimüslim ve yabancı yetimhanelere de rastlıyoruz. 1920 yılı itibarıyla İstanbul başta olmak üzere Osmanlı ülkesinde yirmi beş adet Ermeni, üç adet Rum, üç adet Yahudi ve üç adet Rus yetimhanesi mevcuttur.
DARÜLEYTAM VE EMLAK BANKASI
Cumhuriyet döneminde, yetimlere ilişkin kuruluşların mal varlıkları büyük ölçüde Emlak Eytam Bankası'na aktarıldı. Halkın inşaat teşebbüslerini desteklemek,gerekli kredileri sağlamak ve yetim haklarını korumak amacıyla 3 Haziran 1926 tarihinde kurulan "Emlak ve Eytam Bankası"nın ilk sermayesi 20 milyon TL idi ve ilk şube 13 Temmuz 1926 tarihinde Ankara'da açıldı. Bankanın gayrimenkulleri, zamanın belli ailelerine satıldı. Emlak ve Eytam Bankası'nın diğer bankalardan ayırt edici özelliği, gayrimenkul ipoteği karşılığında borç para veren bir kamu bankası olmasıydı. 1 Eylül 1946'da bankanın sermayesi 110 milyon TL'ye yükseltilerek, bankanın adından Eytam kelimesi çıkartıldı ve Türkiye Emlak Kredi Bankası Anonim Ortaklığı kuruldu. Daha sonra bu banka tasfiyeye sokuldu ve emlakleri de TOKİ'ye devredildi. 1896'da II. Abdülhamid'in desteğiyle açılmış, kimsesiz ve düşkünlere hizmet veren bir kurum olan ve 1918'de faaliyetlerini büyük ölçüde durdurmak zorunda kalan darülacezenin malları da bu bankaya devredildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder